Pazar, Haziran 18, 2006

Okullar Kapanıyor

Yarın sabah Aşkım karnesini alacak ve hayatının ilk okul yılını noktalayacak. Çok heyecanlıyım. Tipik anne belirtileri gösteriyorum. Aşkım sabah ne giyecek, e benim de geri kalmam söz konusu olmaz; ben ne giyeceğim. Fotoğraf makinasına pil, kameraya film aldım mı? Kontrol ettim tamam. Törene, babası gelemez sabah önemli bir toplantısı vardı iptal edemedi. teyze zaten gelecek, anneanneye haber vermek lazım o da gelsin. Yazık Babaanne ve dede uzakta; halbuki biricik torunlarının karne törenini görmek onların da hakkı. Keşke haber verip gelmelerini sağlasaydık. Ancak o zaman 10 dakikalık bir karne töreni için abartılacak ne varsa hepsini yapmış olacaktım.

Abartı mabartı, ciddi ciddi bu yazdıklarımın hepsini ya düşündüm ya yaptım. Her ne kadar aksini idda etsem de, zaman gösteriyor ki ben de tek çocuklu buldumcuk annelerdenim. Ve bu durumdan hiç de şikayetçi değilim. Hatta hoşuma gidiyor abartmak. Kendimi daha bir anne gibi hissetmemi sağlıyor.

Ben bu kadar heyecanlıyken, minik kuşum da bir o kadar dertli. Onca beklediği yaz tatilinin arkadaşlarından ayrılık anlamına geldiğini yeni idrak etti ve hiç hoşuna gitmedi. Özellikle öğretmeninden ayrılmak çok zoruna gidiyor. Çünkü önümüzdeki yıl başka bir okula devam edeceğini ve öğretmenini bir daha görme şansı olmayabileceğini biliyor. Öğretmeni de Aşkım'ın üzüntüsünü anlamış olacak ki, cuma günü okula Aşkımı almaya giden teyzesine telefon numarasını vermiş ve Aşkım'ın ne zaman isterse onu arayabileceğini söylemiş. Tabi bu duruma Aşkım çok sevindi ve Cuma gecesi saat 11 civarı uykusundan kalkıp, "hadi öğretmenime telefon edelim" diye tutturdu. Onu ikna edip tekrar yatırana kadar canım çıktı.

ÖZEL OKUL MU DEVLET OKULU MU?

Kuşumun bu yılki öğretmeni çok çok iyiydi. Önümüzdeki yıl aşkım anasınıfına başlayacak. Bu nedenle devam edeceği ilköğretim okulunun anasınıfına vermenin daha doğru olacağını düşündük ve şubat ayında önümüzdeki yıl için kayıt yaptırdık. İnşallah yeni okulundaki öğretmeni de en az bu yılki kadar iyi çıkar. Yoksa çok üzüleceğim.

Geçtiğimiz yıl Aşkım'ın okuldaki ilk yılı olacağı için O'nu evimizin hemen yanındaki devlet okulunun okul öncesi eğitim bölümüne göndermeyi daha doğru bulmuştuk. İtiraf ediyorum okulu tek tercih nedenimiz de buydu. Eve yakınlık. Yoksa iyi bir eğitim vb beklemiyorduk. Aşkım okula alışsın, biraz disipline olsun filan diye düşündük. Zaten devlet okullarının kalabalığını, pisliğini, özensizliğini gazetelerde okudukça umutsuzluğa kapılıyor ve biricik kızımızı özel bir okulda okutmanın zorunlu olduğuna daha çok emin oluyorduk. Ama kızımın bu yıl ki öğretmeni o kadar iyiydi ki bu kararımızı sorgulamamıza yol açtı. Evet sınıfları özel okullara göre daha kalabalıktı. Örneğin göndereceğimiz okulda sınıflar max 12 kişilik. Her sınıf öğretmenin bir de asistanı var. Aşkımlar ise bu yıl 20 kişiydiler ve öğretmen tek başına hepsiyle ilgilenmeye çalışıyordu. Veliler birleşip, maaşını ödeyerek bir stajyer öğretmen tutmasak işi çok zordu. Buna rağmen öğretmenimiz çocuklarda inanılmaz gelişmeler yarattı. Aşkım artık çok daha özgüvenli, becerikli, disiplinli ve düzenli.

Okulun ilk yıllarında öğretmenin nekadar önemli olduğunu biliyorum. çocukğun ya okulunu sevmesine ya da okuldan nefret etmesine sebep olur. Bu yıl öğretmeni Aşkıma okulu sevdirdi. Umarım önümüzdeki yılda yeni öğretmeni bunu devam ettirebilir.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home